Samsun'un Atakum ilçesinde yaşanan olay, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin acımasız yüzünü bir kez daha gözler önüne serdi. Sokak ortasında sözlü tacize uğrayıp ardından darp edilen 32 yaşındaki Damla Korkmaz, yaşadığı travmanın izlerini ömür boyu taşıyacak. Yüzündeki kırıklar nedeniyle platin takılmak zorunda kalan Korkmaz, "Kırıklar nedeniyle platinler hep yüzümde kalacakmış. Yüzümde bir demirle sonsuza dek yaşamaya mahkum bırakıldım" diyerek yaşadığı çaresizliği dile getirdi.
Şiddetin İzleri: Platinle Yaşamak
Damla Korkmaz'ın yaşadığı bu acı olay, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel değil, psikolojik ve sosyal boyutlarını da gözler önüne seriyor. Yüzüne takılan platinler, sadece fiziksel bir tedavi yöntemi olmanın ötesinde, şiddetin kalıcı bir sembolü haline gelmiş durumda. Korkmaz'ın "Yüzümde bir demirle sonsuza dek yaşamaya mahkum bırakıldım" sözleri, şiddetin bir insanın hayatını nasıl derinden etkileyebileceğini açıkça gösteriyor.
Türkiye'de kadına yönelik şiddet, ne yazık ki, hala ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2023 yılında 315 kadın cinayeti işlendi. Bu rakamlar, şiddetin boyutunu ve aciliyetini gözler önüne seriyor. Şiddetle mücadelede sadece cezaların artırılması değil, aynı zamanda toplumsal farkındalığın artırılması ve eğitim çalışmalarının yapılması da büyük önem taşıyor.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için atılması gereken adımlar şu şekilde sıralanabilir:
- Eğitim: Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda eğitimlerin yaygınlaştırılması.
- Farkındalık: Şiddetin her türlüsüne karşı farkındalık kampanyaları düzenlenmesi.
- Yasal Düzenlemeler: Mevcut yasaların etkin bir şekilde uygulanması ve caydırıcılığın artırılması.
- Destek Mekanizmaları: Şiddet mağdurlarına yönelik destek hatları ve sığınma evlerinin sayısının artırılması.
- Toplumsal Değişim: Toplumun her kesiminde şiddete karşı sıfır tolerans anlayışının benimsenmesi.
Adalet Arayışı ve Toplumsal Sorumluluk
Damla Korkmaz'ın yaşadığı olay, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Şiddete karşı sessiz kalmak, şiddeti onaylamak anlamına gelir. Bu nedenle, her bireyin şiddete karşı durması ve mağdurlara destek olması gerekmektedir. Korkmaz'ın adalet arayışı, tüm şiddet mağdurlarının sesi olmalı ve toplum olarak bu sese kulak vermeliyiz.
Bu tür olayların tekrar yaşanmaması için, şiddetin kökenine inmek ve toplumsal olarak bilinçlenmek gerekiyor. Kadına yönelik şiddet, sadece bir hukuk sorunu değil, aynı zamanda bir insanlık sorunudur. Bu sorunun çözümü için hep birlikte mücadele etmeli ve daha adil, daha eşitlikçi bir toplum inşa etmeliyiz.
Damla Korkmaz'ın yaşadığı travma ve yüzündeki platinler, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin sembolü haline geldi. Bu acı olay, şiddetle mücadelede daha kararlı adımlar atılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Unutulmamalıdır ki, şiddete karşı sessiz kalmak, şiddeti onaylamak anlamına gelir. Toplum olarak şiddete karşı durmalı ve mağdurlara destek olmalıyız.