16 Mayıs 2025 Cuma

Leyla da Şairmiş! Aşkın Yeni Sesi Keşfedildi!

Arap edebiyatının derinliklerinden doğan, yüzyıllardır dillere destan olmuş bir aşk hikayesi: Leyla ile Mecnun. Bu efsanevi aşk, farklı şairlerin kaleminde mistik bir anlatıma bürünerek İslam dünyası ve Türk-İslam tarihinin ortak hafızasında silinmez bir yer edindi. Şimdi ise, bu ölümsüz hikayeye yeni bir soluk getiren bir keşif yapıldı.

Süleymaniye'de Aşkın İzleri

Geçtiğimiz günlerde, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi'nde, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı'nın ev sahipliğinde "Leylâ vü Mecnûn Mesnevileri" yazma eser sergisi açıldı. Bu sergide, Arap, Fars ve Türk edebiyatından 13 şairin 23 eseri sergileniyor. Sergilenen eserler arasında, bugüne kadar sadece tek nüshası ulaşan ve minyatürlerle süslenmiş dört nadide kitap da bulunuyor.

Sergide ayrıca, TYEK tarafından yayımlanan ve Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal'ın okuyucuyla buluşturduğu Muîdî'nin Aşk-efza adlı mesnevisi de yer alıyor. 16. yüzyıl şairlerinden Kalkandelenli Muîdî'ye ait olan bu eser, tezkirelerde övgüyle bahsedilmesine rağmen bugüne kadar bilinmiyordu. Köksal'ın titiz çalışmasıyla gün yüzüne çıkan 2757 beyitlik Aşk-efzâ, edebiyat dünyasına yepyeni bir soluk getiriyor.

Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal, Almanya’daki Dresden Teknik Üniversitesi’nde Türkçe yazmaları incelerken Muîdî’nin bu eserine rastladığını belirtiyor. Köksal, “Böyle bir eserinden haberim yoktu. Hatta Leylâ ile Mecnûn mesnevilerinde de bahsedilmemişti. Metni inceleyince Muîdî olduğuna kanaat getirdim ve işin üzerine gittim” diyor.

Nazire mi, Yeni Bir Eser mi?

Eserin bir "nazire" olup olmadığı tartışma konusu. Fuzûlî'nin Leylâ ile Mecnûn'u ile benzerlikler taşısa da, Muîdî'nin Hâtifî'yi model aldığı belirtiliyor. Köksal, "Muîdî, Hâtifî'nin az anlattığı bölümleri genişletmiş, bazen de detaylı kısımları özetlemiş. Yeni sahneler eklemiş ve yer adlarını değiştirmiş. Ayrıca, Hâtifî'den farklı bir aruz kalıbı kullanmış. Bu nedenle esere nazire demek zor" açıklamasını yapıyor.

Eserin dikkat çeken bir diğer özelliği ise, diğer Leylâ vü Mecnûn mesnevilerinde görülmeyen bir durum: Leylâ'nın da şair olarak tasvir edilmesi. Fuzûlî'de Leylâ şiir okusa da, aslında o şiirleri Fuzûlî okur. Ancak Muîdî, Leylâ'yı doğrudan şair olarak nitelendiriyor.

  • Eserde Leyla'nın şair olarak tasvir edilmesi
  • Hâtifî'den farklı bir aruz kalıbı kullanılması
  • On adet gazel ve bir tane kıta içermesi

Pargalı İbrahim'e İthaf

Eserin yazılış tarihi kesin olarak bilinmese de, sebebi telif bölümündeki ipuçlarından yola çıkılarak Kanuni Sultan Süleyman'ın ilk saltanat yıllarına tarihlendiriliyor ve Pargalı İbrahim'e ithaf ediliyor. Köksal, "Muîdî'ye eser teklifi bir bahar günü geliyor ve eseri yazsa da üzerinde durmuyor. Daha sonra Kanuni döneminde aynı teklif tekrar geliyor ve eseri Pargalı İbrahim'e ithaf ediyor" diyor.

Muîdî'nin kaynaklarda hamse sahibi bir şair olarak geçtiğini belirten Köksal, "Miftâhu’t-teşbîh, Şem’ü Pervâne, Gül ü Nevrûz gibi eserleri biliniyor. Aşk-efzâ ile birlikte hamseyi tamamlayan eserlerden biri daha gün yüzüne çıkmış oldu" şeklinde konuşuyor.

Sonuç olarak, Muîdî'nin Aşk-efzâ'sı, Leyla ile Mecnun efsanesine yeni bir boyut kazandıran, edebiyat tarihimize ışık tutan önemli bir eser. Leyla'nın şair kimliği, eserin farklı aruz kalıbı ve Pargalı İbrahim'e ithafı gibi özellikler, bu eseri diğer Leyla ile Mecnun mesnevilerinden ayırıyor ve edebiyatseverlerin ilgisini çekmeyi başarıyor. Bu keşif, divan edebiyatının zenginliğini ve derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

İlgili Haberler