İstanbul Barosu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın "toplumsal cinsiyet ve bazı kavramların kullanımı" konulu genelgesine karşı İstanbul Adliyesi önünde bir basın açıklaması yaparak tepkisini dile getirdi. Baro, söz konusu genelgenin kadınların ve LGBTİ+ bireylerin haklarına yönelik bir saldırı olduğunu vurgulayarak, "Toplumsal cinsiyet kavramı yasaklanamaz; LGBTİ+lar hedef gösterilemez" mesajını verdi.
Baro'dan Sert Tepki: "Kazanımlarımıza Sahip Çıkacağız!"
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi LGBTİ+ Alt Çalışma Grubu avukatları tarafından yapılan açıklamada, genelgenin Anayasa'nın eşitlik ilkesine ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu belirtildi. Avukatlar, "İstanbul Sözleşmesini hedef alan, 6284 sayılı Kanunu uygulamayan siyasal iktidar, bu defa 'toplumsal cinsiyet' kavramına saldırmaktadır" ifadelerini kullandı.
Açıklamada, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelgede, "toplumsal cinsiyet", "toplumsal cinsiyet kimliği", "LGBT", "SOGIESC" (cinsel yönelimler, cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri ve cinsiyet özellikleri) ve "kapsamlı cinsellik eğitimi" gibi uluslararası kabul görmüş kavramların hedef alındığı ve kullanılmasının yasaklandığı vurgulandı.
Baro, bu genelgenin kadınların ve LGBTİ+ bireylerin kazanılmış haklarını, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini ve LGBTİ+ları doğrudan hedef aldığını savunarak, "Bu genelgede verilen talimatla hedeflenen yalnızca bir takım kavramların kurumsal metinlerden çıkarılmasından ibaret değildir, kadınlara ve LGBTİ+lara karşı sürdürülen cinsiyet rejiminin ilanıdır" dedi.
"Toplumsal Cinsiyet Yapısal Eşitsizliği İfşa Eden Bir Mücadele Aracıdır"
Baro açıklamasında, toplumsal cinsiyetin sadece akademik bir kavram olmadığı, kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik yapısal eşitsizliği ifşa eden politik bir mücadele aracı olduğu vurgulandı. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
- Kadınların ev içi emeğinin değersizleştirilerek sömürülmesinden ücretli emek piyasasındaki eşitsizliklere
- Kadın cinayetlerinden cinsiyetçi yargı sistemine
- Koruyucu önleyici tedbirlerin uygulanmamasından erkeklik indirimlerine
- LGBTİ+ların kriminalize edilmesinden nefret suçlarının yok sayılmasına kadar geniş bir tahakküm alanı bu kavramın dışlanmasıyla doğallaştırılmaya ve görünmezleştirilmeye çalışılmaktadır.
Baro, "Toplumsal cinsiyet yok sayılarak kadınların ve LGBTİ+ların emeğinin, bedeninin ve yaşamlarının denetim altına alınması hedeflenmektedir" uyarısında bulundu.
Sonuç: Mücadeleye Devam!
İstanbul Barosu, kamu kurumlarında ve resmi politika belgelerinde "toplumsal cinsiyet" kavramının yasaklanmasına ve kriminalize edilmesine yönelik her tür uygulamaya karşı hukuki ve fiili mücadeleye devam edeceğini, haklarına, hayatlarına, kazanımlarına sahip çıkacağını bir kez daha ilan etti. Bu açıklama, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu ve bu mücadeleye destek vermenin gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Unutulmamalıdır ki, toplumsal cinsiyet eşitliği, daha adil ve eşitlikçi bir toplumun temelidir.