
Yüz Artı Birinci Yılda Çözülemeyen Kurucu Meseleler Neler?
2023 yazında, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılı yaklaşırken, bu dönemin nasıl anılacağına dair sorular gündeme geldi. Siyasetçilerden akademisyenlere, sanatçılardan entelektüellere kadar birçok kişi, cumhuriyetin yüz yılının muhasebesini yapmaya çalıştı. Ancak, beklendiği kadar gösterişli olmayan kutlamaların ve devlet törenlerinin ardında, Cumhuriyet’in başlangıcından bu yana süregelen “kurucu meselelerin” yine sessizce arka plana itildiği görüldü. İşte bu sessizlik, bu kitabın hazırlanmasına iten temel nedenlerden biri oldu.
Çünkü Cumhuriyet, ilk yüzyılında yalnızca çözülmemiş sorunları taşımakla kalmadı; aynı zamanda yeni sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel krizlerle de sarsıldı. “Eski Türkiye”nin Kemalist rejimi, “yeni Türkiye”nin ise Erdoğan dönemini temsil ettiğine dair genellemeci bir yaklaşım var. Geçmişi nostaljiyle anan Kemalistler ile; Kemalizmi mağduriyetlerinin kaynağı olarak gören ve 20 yıllık iktidarında giderek otokratikleşerek neo-Osmanlıcı bir rüyayı pazarlayan AKP arasındaki bu dikotomiden çıkmak gerektiği düşünülüyor. Çünkü aslında “eski” ve “yeni” Türkiye arasında belirgin farklar olduğu gibi, önemli süreklilikler de var.
Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Çözülemeyen Sorunlar
Cumhuriyetin 100. yılında gençlerin terk etmek istediği bir ülke manzarası ortaya çıktı. 29 Ekim 2023’teki resmi kutlamalar gerçekten de beklenen coşkudan uzaktı. Önce kamu yayıncılığı yaptığı iddiasındaki TRT, Gazze’deki katliamı gerekçe göstererek etkinlikleri erteledi, sonrasında yapılan çeşitli resmi kutlamalar halktan beklenen ilgiyi görmedi. Bazı yurttaşlar, rejimin bugünkü halini protesto ederek Cumhuriyet’in yüzüncü yılını kutlamayı reddetti; bazıları ise, hayal ettikleri Cumhuriyet ile mevcut olan arasındaki uçuruma rağmen, kendilerinin örgütledikleri sivil anmalarla bu günü sahiplenmeye çalıştı. Ancak çoğu için bu yıl, bir “ara durum”du: Ne varlığı kutlanacak bir Cumhuriyet vardı, ne de tamamen yitirildiği söylenebilirdi. Bu nedenle, yüzüncü yıl bir kutlamadan çok bir melankoli hâli olarak yaşandı.
Bu kitapta “kurucu sorunlar” olarak adlandırılan, insan hakları ihlalleri, yargının bağımsızlığını yitirmesi, demokratik kurumların çöküşü ve azınlıklara yönelik ayrımcılık, süreklilik gösteren ve çözülemeyen sorunlar olarak hala karşımızda duruyor. Son 20 yıldır gittikçe artan hak ihlalleri, liyakat sorunu, politik yozlaşma ve son 5-6 yıldır gittikçe ağırlaşan ekonomik problemler de eklenince Türkiye, gençlerinin terk etmek istediği bir ülkeye dönüştü.
Dört Bölümde Yüz (Artı 1) Yıllık Sorular
Kitap kronolojik değil, tematik bir yapıyla dört ana bölümde kurgulandı:
- Birinci bölümde “Cumhuriyet Kimin?” sorusuna yanıt aranıyor. Türkiye’de kimin “makbul vatandaş” sayıldığı, kimlerin dışlandığı sorusu etrafında; Kerem Öktem, Nazan Maksudyan, Bahar Şimşek, Hayal Hanoğlu ve Lülüfer Körükmez Ermeni Soykırımı, Dersim, Kürt meselesi, Alevilik ve mültecilere yönelik ırkçılık gibi konuları ele alınıyor.
- İkinci bölümde geçmişi hatırlama ve geleceği yeniden tahayyül etme konularına değiniliyor. Türkiye’de devletin resmi hafızası ile toplumsal hafıza arasındaki çatışmalar, inkâr politikaları ve yüzleşme çabaları Göze Orhon, Nisan Alıcı ve Özgür Sevgi Göral’ın katkılarıyla tartışılıyor.
- Üçüncü bölümde direniş biçimlerine odaklanılıyor. Aslı Zengin, Deniz Erkmen, Yener Bayramoğlu, Cem İskender Aydın, Ethemcan Turhan ve Mert Arslanalp, feminist, queer, çevreci ve kentsel hareketlerin tarihsel ve güncel mücadeleleri anlatılıyor.
- Dördüncü ve son bölümde ise Türkiye’nin siyasal ekonomisi, militarizm, yükseköğretim ve dış politika gibi yapısal sorunlar yaşadığı alanlardaki süreklilikler ve dönüşümler inceleniyor. Bu bölümde de Bengi Akbulut, İsmet Akça, Serdar Tekin, Olga Selin Hünler ve Mühdan Sağlam’ın yazıları var.
Akademik Özgürlük İçin Sınırların Ötesinde
Bu kitap 2020’de başlatılan “Türkiye Sınırların Ötesinde” projesinin bir ürünü. Türkiye’de akademik özgürlükleri kısıtlanan ve bir kısmının pasaportuna da el konduğu için çalışmalarını yurtdışında sürdürmeleri engellenen araştırmacılar için bir alan açmayı hedeflemiştik. 2020–2024 arasında 45 akademisyenle açık erişimli video dersler hazırlandı. Bu dersler, Ermeni Soykırımı’ndan çevre hareketlerine, feminizmden hukuk devletine kadar birçok konuyu ele aldı. Kitap bu çok verimli ve kolektif bir çabanın sonucu olarak ortaya çıkmış oldu ve Lund Üniversitesi ve Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (CMES) katkılarıyla açık erişim olarak yayımlandı. Bu sayede İngilizce yayımlanan kitabı ücretsiz okumak mümkün. Elbette kitabın Türkçe çevirisinin çıkmasını da çok arzu ederiz.
Bu proje, İsveç Enstitüsü’nün dört yıl boyunca sağladığı destekle mümkün oldu. Ayrıca IPS İletişim Vakfı / Bianet ile 2022–2024 arasında yürüttüğümüz ortaklık, hem akademik hem de kamusal alanda sesimizi duyurmamıza olanak sağladı. Bu süreçte bize destek olan Nadire Mater ve tüm Bianet ekibine içtenlikle teşekkür ederiz.
Bu kitap, Cumhuriyet’in yüzüncü yılına dair bir kapanış değil; aksine, daha adil, eşitlikçi ve demokratik bir gelecek için kolektif bir çağrıdır. Çünkü en karanlık zamanlarda bile direnen insanlar var ve bu direnişin, umudu diri tutan en güçlü şey olduğuna inanıyoruz.