Sırrı Süreyya'ya umutla... Maalesef yine kötü bir güne uyandık. Kapatılmanın en zor yanı, sevdiklerimizin hastalıklarında yanlarında olamamaktır. Umut etmekten başka çare yok. Bu satırları yazarken aklım ve kalbim Çağlayan'da, bu sefer adliyede değil, hastanede. Edirne'den Diyarbakır'a tüm hapishanelerdeki insanlar da aynı durumda. İçeride ve dışarıda, onun deyimiyle "yüreğimiz elimizde geziyoruz".
Sırrı Süreyya'nın Fedakarlığı
Bir haber sunucusu, "bir Türk olarak" elini taşın altına koyduğunu söyledi. Adıyamanlı bir Türkmen olan Sırrı Süreyya Önder, aslında hiç mecbur değilken, evinde rahatça yaşayabilecekken, yine de sorumluluk aldı. O, 12 Eylül hapishanelerinde zaten "memlekete borcunu ödemişti". "Şans eseri" Türk bir aileye doğan ve önüne "Türklük Sözleşmesi" sunulanlardan biriydi.
Barış Ünlü'nün aynı adlı eserinden ödünç aldığım "Türklük Sözleşmesi", Türkiye'de "Türklük" imtiyazıyla doğanların, görmeme, duymama, farkında olmama ayrıcalığını anlatıyor. Yüzyıllardır bu imtiyazı kullanan bir halk var. Ancak, bu halkın içinden çıkıp, duyma, görme, bilme sorumluluğunu alan, hayatını riske atanlar da var. Hamaset yapmıyorum, kelimenin tam anlamıyla hayatını ortaya koyanlar.
"Türklük Sözleşmesi"ni Reddedenler
Barış Ünlü, kitabında bu "Sözleşme"yi ilk reddedenlerden İsmail Beşikçi'yi anlatıyor. Beşikçi yalnızdı ama ardından gelenler oldu. Onlar, bence, "Türklük Sözleşmesi"ni ellerinin tersiyle itenler. İmtiyazları kullanıp "Sözleşme"yi imzalasalardı, kimse bir şey demezdi. Ama neyse ki, bazıları öyle değil.
- Sırrı Süreyya Önder gibi isimler, barış için mücadele etmeyi seçti.
- Onlar, kolay yolu seçmek yerine zor olanı tercih ettiler.
- Her türlü hakareti, küfrü göze alarak risk aldılar.
Barış Umudu
Dünyanın en kolay söylenen ama en zor gerçekleştirilen kelimesi olan "barış" için, ayaklarını uzatıp keyif süreceği yılları bir an bile düşünmeden sağlığını feda etmeyi tercih etti Sırrı Süreyya. Hayat ona "memleket için ne yaptın?" diye sorsa, 12 Eylül'den beri vereceği cevap hazırdı. "Borcunu" ödemişti ama "yetmez" dedi, devam etti, barış dedi. En zor olanı seçti, her türlü saldırıyı göze aldı. Barışı konuşmanın en zor olduğu topraklarda "inadına barış" dedi.
Şimdi aklımız, fikrimiz onda, yüreğimiz elimizde, umutla iyi haber bekliyoruz. Barışı görmeden gitmesin, bu sefer olsun, bu sefer barış olsun, hakkıyla, keyfiyle yaşasın barışı. Umarım.