Silivri'den Umut: Duvarların Ardındaki Gerçekler!
Gündem

Silivri'den Umut: Duvarların Ardındaki Gerçekler!


01 December 20255 dk okuma18 görüntülenmeSon güncelleme: 08 December 2025

Ayşenur Arslan, son yazısında Buğra Gökçe'nin "22 METEKARE GÖKYÜZÜ" adlı Silivri günlüklerini konu alıyor. Gökçe'nin, İBB İstanbul Planlama Ajansı Başkanı sıfatıyla yargılandığı ve tutuklandığı süreç, Arslan'ın dikkatini çekiyor. Gökçe'ye yöneltilen suçlamaların büyük bir kısmının kendi dönemiyle ilgili olmaması ve kalan tek suçlamanın da çok sayıda kişiyle birlikte yer aldığı bir komisyonla ilgili olması, Arslan'ı şaşırtıyor. Gökçe'nin Silivri'deki tek kişilik hücresinde yaşadığı zorluklar ve bu zorluklarla baş etme çabası, günlüklerin ana temasını oluşturuyor.

Silivri'de Bir "Beton Kafes": Umutsuzluğa Karşı Direniş

Buğra Gökçe, Silivri'deki ilk günlerini büyük bir kahır, öfke ve çaresizlik içinde geçiriyor. Kendisini bir "beton kafes" içinde hisseden Gökçe, uyku sorunları ve panik atak gibi problemlerle de mücadele ediyor. Ancak kısa sürede kendisine bir söz veriyor: Silivri'den umut dolu ve dipdiri çıkmak. Bu söz, Gökçe'nin cezaevi koşullarına karşı direncini simgeliyor.

  • Uykusuz geceler
  • Sevdiklerinizle kısıtlı görüşmeler
  • Yapay çimen üzerinde geçirilen dakikalar

Gökçe'nin yaşadığı duygusal yoğunluğu ve zorlukları tam olarak anlamak için, onun sözcükleriyle okumak gerekiyor. Ancak şu satırlar, Gökçe'nin içinde bulunduğu durumu özetler nitelikte:

Büyük bir kahır, öfke ve çaresizlikle ‘Nasıl burada olurum’, ‘Ne yaptım da buradayım diyerek günlerce kabullenemediğim dört duvar arasındayım. Adeta bir ‘beton kafes’. Ağır uyku sorunları, panik atak benzeri problemlerin de kronik hastalıklarıma eklendiği bir başlangıç.

Duvarların Anlamı: İçerisi ve Dışarısı

Duvarlar, sadece fiziksel birer engel değil, aynı zamanda insanın iç dünyasında yarattığı sınırlamaları da temsil ediyor. Buğra Gökçe'nin Silivri'deki deneyimi, duvarların ardındaki umutsuzluğa karşı verilen bir mücadele olarak da okunabilir. Cezaevi koşulları, insanın psikolojisi üzerinde derin izler bırakırken, Gökçe'nin umudunu kaybetmemesi ve hayata tutunma çabası, takdire şayan bir duruş sergiliyor.

Buğra Gökçe'nin Silivri günlükleri, sadece bir cezaevi deneyimi değil, aynı zamanda bir insanın zorlu koşullar altında nasıl ayakta kalabileceğine dair bir örnek teşkil ediyor. Gökçe'nin yaşadığı zorluklar ve bu zorluklarla baş etme yöntemi, okuyuculara ilham veriyor ve umut aşılıyor. "22 METEKARE GÖKYÜZÜ", duvarların ardındaki gerçekleri ve insanın içindeki gücü gözler önüne seren önemli bir eser.