Sağlık Bakanlığı Bütçesi Alarm Veriyor! Kişi Başına Düşen Şok Miktar
Gündem

Sağlık Bakanlığı Bütçesi Alarm Veriyor! Kişi Başına Düşen Şok Miktar


29 October 20255 dk okuma48 görüntülenmeSon güncelleme: 08 December 2025

Sağlık Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı. Teklif, ayrılan bütçe miktarı ve dağılımı açısından tartışmalara yol açtı. Özellikle koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın düşüklüğü ve şehir hastanelerine yapılan ödemeler eleştirilerin odağında yer alıyor. Bütçe teklifinin detayları ve uzman yorumları haberimizde.

Sağlık Bütçesinde Kritik Detaylar

Sağlık Bakanlığı için 2026 yılında önerilen bütçe, 1 trilyon 474 milyar 947 milyon 780 bin TL olarak belirlendi. Bu miktar, merkezi yönetim bütçesinin yüzde 6,8'ini oluşturuyor. Ancak, bütçe artışının büyük bir bölümünün enflasyon etkisiyle eridiği belirtiliyor. TÜİK verilerine göre, enflasyon dikkate alındığında bütçedeki reel artışın sadece yüzde 6 olduğu görülüyor.

Türkiye'de yaşayan kişi başına düşen sağlık harcaması ise oldukça düşük seviyede. Yaklaşık 91 milyon kişinin yaşadığı Türkiye'de, kişi başına düşen toplam sağlık bütçesi 16 bin 335,3 TL olarak hesaplanıyor. Bu miktarın, sağlık çalışanlarının maaşları ve SGK primleri düşüldükten sonra doğrudan sağlık hizmetlerine harcanacak kısmı ise sadece 5 bin 631,5 TL'ye kadar geriliyor. Bu durum, sağlık hizmetlerinin kalitesi ve erişilebilirliği konusunda endişelere yol açıyor.

Koruyucu Sağlık Hizmetlerine Ayrılan Pay Yetersiz

Sağlık Bakanlığı bütçesinde en dikkat çeken noktalardan biri de koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın düşüklüğü. 2026 yılı bütçesinin sadece yüzde 27,54'ü (406 milyar 255 milyon 829 bin TL) koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılmış durumda. Bu da kişi başına sadece 4 bin 499,3 TL'lik bir harcama anlamına geliyor. Sağlık çalışanlarının maaşları ve SGK primleri düşüldükten sonra, doğrudan koruyucu sağlık hizmetleri için kişi başına ayrılan miktar ise 2 bin 476,9 TL'ye kadar düşüyor.

Bu durum, özellikle aşı gibi önemli koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması önünde ciddi bir engel teşkil ediyor. Örneğin, rahim ağzı kanserine karşı koruyucu olan HPV aşısının tek dozu bile bu bütçeyle karşılanamıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ),HPV aşısının birçok ülkede ücretsiz olarak uygulandığını belirtirken, Türkiye'de bu aşıya erişim hala kısıtlı durumda.

Şehir Hastanelerine Yapılan Ödemeler Tartışma Yaratıyor

Sağlık Bakanlığı bütçesinin büyük bir bölümü ise tedavi edici sağlık hizmetlerine ayrılıyor. Bütçenin yüzde 71,27'si (1 milyar 051 milyon 247 bin 041 TL) bu alana ayrılmış durumda. Ancak, bu miktarın önemli bir kısmının şehir hastanelerine yapılan kira ve hizmet alım bedeli ödemelerine gittiği belirtiliyor. Tahminen 18 şehir hastanesini işleten şirketlere, 2026 yılında en az 136 milyar 148 milyon 659 TL ödeme yapılması planlanıyor.

Şehir hastanelerine yapılan yüksek ödemeler, kamuoyunda ve sağlık meslek örgütlerinde tepkilere yol açıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB) gibi kuruluşlar, şehir hastaneleri sözleşmelerinin feshedilmesi ve bu hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi gerektiğini savunuyor. Bu durumun, sağlık bütçesinin daha verimli kullanılmasını sağlayacağı ve kamu kaynaklarının daha doğru alanlara yönlendirilmesine yardımcı olacağı ifade ediliyor.

Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe teklifi, sağlık hizmetlerinin finansmanı ve dağılımı konusunda önemli sorunları gözler önüne seriyor. Koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan yetersiz pay, aşı gibi önemli uygulamaların yaygınlaştırılmasını engellerken, şehir hastanelerine yapılan yüksek ödemeler kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını zorlaştırıyor. Bu nedenle, sağlık bütçesinin daha adil, etkili ve şeffaf bir şekilde yönetilmesi için gerekli adımların atılması büyük önem taşıyor.