İklim Göçleri Kapıda Mı? Chemtrails İddiası Gündemde!
Gündem

İklim Göçleri Kapıda Mı? Chemtrails İddiası Gündemde!


04 May 20255 dk okuma16 görüntülenmeSon güncelleme: 05 August 2025

Gazeteci Ali Osman Önder, son dönemde artan hava olayları ve mevsim değişikliklerine dikkat çekerek, kamuoyunda "chemtrails" olarak bilinen kimyasal izler ve yapay iklim müdahalelerinin artık sadece komplo teorisi olmadığını, bilim insanları ve çevrecilerin de gündeminde olduğunu belirtti. Önder, bu durumun bir iklim savaşı olduğunu iddia ederek yakında iklim göçlerinin başlayabileceği uyarısında bulundu.

Chemtrails: Gökyüzünde Kimyasal İzler Mi?

Önder, hava modifikasyonunda kullanılan kimyasal maddelerin alüminyum ve cıva gibi zararlı partiküller içerdiğini savunarak, bu durumun sadece havayı değil, aynı zamanda toprağı, suyu, gıdayı ve insanları da etkilediğini vurguladı. Bu nedenle bu durumu "gökyüzü işgali" olarak nitelendirdi. Chemtrails'in contrails'ten farklı olduğunu belirten Önder, chemtrails'in özel uçaklarla bilinçli olarak bırakılan kimyasal izler olduğunu ve bu konuda bilimsel araştırmalar ve patentlerin bulunduğunu ifade etti.

İngiltere'nin güneşi perdelemeye yönelik yapay bulut sistemleri üzerinde çalışmalara başlamasını örnek gösteren Önder, bu tür uygulamaların küresel ısınmayı azaltma gerekçesiyle yapıldığını ancak aslında doğal dengeyi bozduğunu iddia etti. Önder, chemtrails uçaklarının da benzer şekilde güneşi perde gibi kapatarak doğal yağmur bulutlarını dağıttığını ve başka bölgelere kaydırdığını savundu.

Örneğin, son zamanlarda Arabistan'da görülen yağmur, kar ve dolu olaylarını bu duruma bağlayan Önder, normalde çöl iklimi olan bir yerde bu tür olayların yaşanmasının nedeninin, doğal yağmur bulutlarının kimyasal müdahaleyle başka yerlere kaydırılması olduğunu öne sürdü. Bu durumun, "dünyayı serinletiyoruz" bahanesiyle yapıldığını ancak güneşin olmadığı yerde hiçbir canlının yaşayamayacağını, güneşin hayat ve şifa kaynağı olduğunu vurguladı.

Yapay İklim Müdahaleleri ve Kriz Senaryoları

Önder, yapay iklim müdahalelerinin kriz senaryoları yaratmak için kullanıldığını iddia ederek, havayı bilinçli olarak bozarak "yağmur yağmıyor", "su kıtlığı var", "toprak verimsiz" gibi söylemlerle kriz havası estirildiğini savundu. Bu durumun aslında yapay bir iklim saldırısı olduğunu belirten Önder, iklimle oynayarak ve havayı bozarak Türkiye'nin güzelim ikliminin de bundan nasibini aldığını ifade etti.

  • Mevsimlerin eskisi gibi olmadığını,
  • Yazın yaz gibi, kışın kış gibi yaşanmadığını,
  • Bahar mevsimlerinin tadının kalmadığını,
  • İklimin doğal yolla değil, yapay yollarla değiştirildiğini vurguladı.

Bazı ülkelerde bu tür uygulamaların yasaklandığını belirten Önder, Türkiye'de ise bu işin biraz daha gizli ilerlediğini savundu. Hava sahasında dolaşan bazı uçakların uçuş listelerinde yer almadığını ve ne taşıdıklarının bilinmediğini iddia etti. Gökyüzünde uzun izler bırakan uçakların normal uçaklardan farklı olduğunu ve kimyasal partikül salan uçaklar olduğunu öne sürdü.

Yakında İklim Göçleri Başlayacak Mı?

Önder, hava kirliliğinin insan sağlığını olumsuz etkilediğini, insanların sürekli hasta ve halsiz olduğunu, D vitamini eksikliği ve bağışıklık zayıflığı yaşadığını belirtti. Yakında "iklim göçleri"nin başlayacağını öne sürerek, bazı bölgelerin yaşanmaz hale geldiği gerekçesiyle insanların başka bölgelere taşınacağını iddia etti. Bunun daha önce yaşanan mülteci göçlerinin bir benzeri olduğunu savundu.

Savaşın artık sadece silahla yapılmadığını, iklimle, depremle, yangınla, sellerle ve hatta dijital yollarla yapıldığını belirten Önder, bankalarda yaşanan sorunları da dijital bir operasyon olarak nitelendirdi. Ülkelerin hava sahalarını koruması gerektiğini ve Türkiye'nin de ENMOD Anlaşması'nın gereğini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.

Sonuç olarak, Ali Osman Önder'in iddiaları, yapay iklim müdahaleleri ve chemtrails konularının yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Bu iddiaların ne kadarının gerçek olduğu tartışılırken, iklim değişikliği ve çevresel sorunlar konusundaki farkındalığın artması ve bu konularda daha fazla araştırma yapılması gerektiği açıkça görülüyor.