Erzurum'da yaşanan korkunç olayda, Mehmet D. isimli şahıs eşi Kezban D.'yi kalbinden ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklayarak ağır yaraladı. Olayın ardından adliyeye sevk edilen Mehmet D.'nin tutuklanıp tutuklanmayacağı merak konusu olurken, Kezban D.'nin bir gün önce uzaklaştırma kararı almak için başvuruda bulunduğu öğrenildi. Bu acı olay, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin ne denli vahim boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Şiddet Mağduru Kadının Feryadı

Kezban D.'nin yaşadığı bu korkunç olay, aslında buzdağının sadece görünen yüzü. Türkiye'de her gün sayısız kadın, eşleri veya sevgilileri tarafından fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalıyor. Uzaklaştırma kararları, bu şiddeti önlemede önemli bir rol oynasa da, maalesef her zaman yeterli olmuyor. Kezban D.'nin bir gün önce yaptığı uzaklaştırma başvurusu, olayın vahametini daha da artırıyor. Kadının feryadına kulak verilmemesi, onu ölümün eşiğine getirmiş durumda.

Uzaklaştırma kararları, şiddet mağduru kadınların korunması için hayati önem taşıyor. Bu kararlar sayesinde, şiddet uygulayan kişi mağdura yaklaşamıyor, iletişim kuramıyor ve belirli bir mesafeyi korumak zorunda kalıyor. Ancak, bu kararların etkin bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Kezban D.'nin yaşadığı gibi, uzaklaştırma kararı başvurusu yapılmasına rağmen şiddet olayları yaşanabiliyor. Bu nedenle, yetkililerin bu konuda daha hassas ve kararlı olması, şiddet mağduru kadınların can güvenliğini sağlamak adına büyük önem taşıyor.

Türkiye'de Kadına Yönelik Şiddetin Acı Gerçeği

Türkiye'de kadına yönelik şiddet, maalesef oldukça yaygın bir sorun. Resmi verilere göre, her üç kadından biri hayatının bir döneminde fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu şiddetin nedenleri arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik bağımlılık, eğitim eksikliği ve cezasızlık gibi faktörler yer alıyor. Kadınların güçlenmesi, eğitim seviyelerinin yükseltilmesi, ekonomik bağımsızlıklarının sağlanması ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı cezaların uygulanması, bu sorunun çözümü için atılması gereken önemli adımlar arasında yer alıyor.

Bu tür olayların önüne geçmek için toplum olarak bilinçlenmeli ve şiddete karşı sıfır tolerans göstermeliyiz. Şiddet mağduru kadınlara destek olmalı, onları yalnız bırakmamalı ve gerekli yardımı almalarını sağlamalıyız. Unutmayalım ki, şiddete sessiz kalmak, şiddeti onaylamak anlamına gelir. Kezban D.'nin yaşadığı bu acı olaydan ders çıkararak, kadına yönelik şiddetin son bulması için hep birlikte mücadele etmeliyiz.

Bu elim olay, kadına yönelik şiddetin ne kadar acımasız ve yaygın olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kezban D.'nin yaşadığı bu travmatik deneyim, yetkilileri ve toplumu harekete geçmeye davet ediyor. Uzaklaştırma kararlarının etkinliği artırılmalı, şiddet mağdurlarına daha fazla destek sağlanmalı ve şiddet uygulayanlara karşı caydırıcı cezalar uygulanmalıdır. Ancak bu şekilde, kadınların güven içinde yaşayabileceği bir toplum inşa edebiliriz.