Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesinde yaşanan ve büyük tepki çeken olayda, çoban Nail Yener'e şiddet uygulayan Melek G. ve Seçil G. kardeşler hakkında mahkeme kararını verdi. Olayın detayları ve mahkemenin verdiği karar, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

Olayın Arka Planı

20 Eylül 2024 tarihinde Andırın'ın kırsal Çokak Mahallesi'nde meydana gelen olayda, Melek G. ve Seçil G. isimli iki kız kardeş, hayvanlarını otlatan çoban Nail Yener'in yanına giderek kendilerine içki almasını istedi. Çobanın bu isteği reddetmesi üzerine, kardeşler sopayla çobanı darp etti ve o anları cep telefonuyla kaydetti. Bu görüntüler sosyal medyada hızla yayılarak büyük bir infiale neden oldu.

Mahkeme Kararı

Olayın ardından tutuklanan Melek G. (24) ve Seçil G. (18) kardeşler hakkında yargılandıkları davada karar açıklandı. Mahkeme, Seçil G.'ye 1 yıl 9 ay 20 gün hapis ve 19 bin 400 lira adli para cezası, Melek G.'yi de 1 yıl 3 ay 37 gün hapis ve 11 bin 600 lira adli para cezasına çarptırdı. Ancak mahkeme, her iki sanık hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve tahliyelerine karar verdi.

• Seçil G.: 1 yıl 9 ay 20 gün hapis, 19.400 TL para cezası
• Melek G.: 1 yıl 3 ay 37 gün hapis, 11.600 TL para cezası

Mahkeme kararının ardından Seçil G., "Bir daha böyle bir suç işlemeyeceğim" şeklinde beyanda bulundu.

Hukuki Süreç ve Kararın Anlamı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanıkların belirli bir süre (genellikle 5 yıl) içinde kasıtlı bir suç işlememesi halinde, mahkumiyet hükmünün ortadan kalkması anlamına gelir. Bu süre içinde sanıklar denetim altında tutulur ve belirli yükümlülükleri yerine getirmeleri beklenir. Eğer bu süre zarfında yeni bir suç işlerlerse, önceki mahkumiyet hükümleri de devreye girer.

Bu karar, kamuoyunda farklı tepkilere neden oldu. Bazı kesimler, şiddetin cezasız kalmaması gerektiğini savunurken, bazıları da genç yaşta olan sanıkların ıslah olmaları için bir fırsat verilmesinin doğru olduğunu düşünüyor.

Çobana şiddet uygulayan kız kardeşlere verilen bu karar, hukuk sistemimizdeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Benzer olayların önüne geçilmesi için caydırıcı cezaların mı, yoksa ıslah edici yaklaşımların mı daha etkili olduğu sorusu hala cevabını arıyor. Bu tür vakalar, toplumun adalet anlayışını ve hukuk sistemine olan güvenini derinden etkilemeye devam ediyor.